İnsana, henüz insan olmadan önce bir çift göz bahşedildiğinden beri gözü hep güzel olanı aramıştır. Bu arayış zaman içerisinde ilerleyerek hep daha fazlasını talep eder olmuştur. Görünenin de ötesindeki estetik, herkesin fark edemeyeceği boyuttaki güzellikleri fark etme ustalığıdır. Bu farkındalık, toplumun yalnızca çok az sayıdaki bireyine armağan edilmiş bir sanat görüşü, damak tadı ve ehli keyfiyet olarak kendini gösterir. Rafine zevklere sahip olan insanlar baştan sona o sürecin içerisindedir. Tüm duyuları ve de ruhlarıyla yöneldikleri güzellik unsurunun parçası haline gelirler. Bu deneyim kadehteki bir içki, bilekteki bir saat, eldeki bir cüzdan, koldaki bir çanta ile derilerin buluşması; uzuvların, dolayısıyla ruhların bağ kurması üzerinden vücut bulacaktır.             

 

Beutelian, bir obje sunmak yerine parçanız haline getirmek istediğiniz deneyim için size bir ayna tutar. Ona baktığınızda herkes için bir üründen ziyade yalnızca kendinizden bir parça görürsünüz. Öyle ki, bir noktadan sonra bu buluşma, üzerinizdeki varlığını unutacağınız ama hatırladığınızda da o ilk günkü heyecan ve hissi taşıyacağınız bir birlikteliğe dönüşecektir, sonuçta bu sizin rafine zevkinizdir.